Samsun Eğitim-Bir-Sen Hanım kollarımız 28 Şubat Mağduru Eğitim Çalışanlarıyla bir araya geldi. Toplantıda Samsun Eğitim-Bir-Sen Hanım kolları Başkanı Melek Şahin CİVELEKOĞLU katılımcılara seslendi.
Türkiye siyasi tarihinde, Refahyol Hükümeti, 28.02.1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlar sonrası ortaya çıkan sürecin sonunda yıkılmış. Seçilmişlerin dışındaki askerî bürokrasinin başını çektiği güçler tarafından 28 Şubat süreci biçimlendirildi.
“28 Şubat, sözde irticayla mücadele adı altında kendi meşruiyetini kendisi oluşturmaktaydı. Sözde irtica ile mücadele, kişi ve kurumların temel hak ve hürriyetlerinin ihlalinin kılıfı ve bir tür dokunulmazlık kazanmak için benimsedikleri bir misyon hâline geldi. Başörtülü kadınların eğitim, öğrenim ve çalışma hakları anayasal ve uluslararası sözleşmeler hiçe sayılarak ucube yönetmeliklerle engellendi. Başlarını açan veya peruk takan kadınlar dahi disiplin cezaları almaktan, sürgünle cezalandırılmaktan, memuriyetten atılmaktan ve işlerini kaybetmekten kurtulamadı. Eşi ile işi arasında tercih yapmaya zorlananlardan bazıları başörtülü eşlerinden, bazıları geçimlerini sağladıkları işlerinden vazgeçmek durumunda kaldılar. Bugün hâlâ kesin sayısı bilinemese de çok sayıda erkek de, eşi başörtülü olduğu için veya sözde ‘irticai fikirleri ya da faaliyetleri’ nedeniyle işten atıldı ve cezalandırıldı. Milletin iradesi yok sayıldı, Meclis İç Tüzüğü bahane edilerek, başörtülü milletvekilin üzerinden millete had bildirilmeye çalışıldı.
12 Eylül 1980 sonrası yaşanan tasfiyeye benzer, hatta ondan daha sistematik ve daha programlı biçimde kıyımların yaşandığını, özellikle çok sayıda araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doktora öğrencisinin üniversitelerinden atıldığını kaydederek, Yüksek lisans için gidenler yurt dışından geri çağrıldı ve akademik hayatları sona erdirildi. Hukuk normları geriye yürütülerek birçoğunun kazanılmış hakları yok sayıldı.
"On binlerce genç kızın geleceği çalındı."
‘İkna odaları’ yüksek öğretim literatürüne bu dönemde girdi ve üniversiteli kızlar inançları ve siyasi kimlikleri ile gelecekleri arasında tercih yapmak zorunda bırakıldı. Bugün için ihlale uğrayanların sayısı ve ihlallerin niteliği ile ilgili sağlıklı veriler hâlâ mevcut değil.
Eldeki mevcut verilere göre, 1997-2003 tarihleri arasında 33 bin 271 öğretmenin, kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçirdiğini, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verildiğini, 11 bin 890 öğretmene kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin cezası verildiğini, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı çalışanının istihbarat birimleri tarafından sözde irticayla ilişkilendirilerek fişlendiğini, yaklaşık 11 bin öğretmen ise istifa etmek zorunda bırakıldı.
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat sürecine, halkımız gereken cevabı 2002 yılında vermiş, ilerleyen yıllarda, bu dönemde yaşanan hak ihlallerinin ve kayıplarının telafisi için bazı olumlu adımlar atılmıştır. Geçen yıl çıkarılan 6495 sayılı Torba Kanun ile disiplin affına rağmen bugüne kadar atanamayanlar ve aday memurken görevine son verilenler de işine tekrar başlamıştır.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak 2013 yılında, ‘Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 Milyon’ imza kampanyası başlattı ve bir ay içerisinde 12 milyon 300 bin imza toplayarak yasağı fiilen kaldırdı. Sayın Başbakanın 8 Ekim’de kamuoyuna açıkladığı demokratikleşme paketiyle de yasak resmi olarak kaldırılmıştır.
"Darbelere Karşı Verilen Mücadele Sürdürülmeli"
Özellikle o dönemde sözde irticai örgüt üyesi oldukları iddiasıyla DGM ve ağır ceza mahkemelerinde yapılan yargılamalar ve haklarında verilen devlet memurluğundan çıkarma, muhtelif disiplin cezaları ile sürgün niteliğinde görev yeri değişikliği kararlarına karşı açılan davalardan aleyhe sonuçlananların yeniden yargılaması gerekmektedir.
Yine bu doğrultuda (5525 sayılı Kanun’la affa uğramışlarsa da) 1997-2003 tarihleri arasında kamu kurum ve kuruluşlarının yüksek disiplin kurullarının sözde irtica, kılık-kıyafet vb. nedenlerle verdikleri meslekten çıkarma gibi disiplin cezalarına, yeniden görüşülme imkânı tanınması gereklidir. Ancak ne kadar tazminat ödenirse ödensin, o dönemde tek suçu, inancını yaşamak olan insanlara haklar ihlallerinin çok ötesinde yaşatılan dramların, psikolojik tacizlerin, travmaların, ruh sağlığındaki bozulmaların, manevi ve psikolojik çöküntünün, ezilmişlik, aşağılanmışlık hissinin telafisi mümkün olmayacaktır. Bunun etkilerinin birkaç kuşak boyunca devam edeceği kuşkusuzdur. Darbe heveslisi generallerin bir kısmının bugün hapiste olması bizi aldatmasın; darbelere karşı verdiğimiz mücadelede bir adım geri çekildiğimiz anda, onların ileri doğru on adım atacaklarına; onları ait oldukları yerden kurtarmak isteyenlerin hızla harekete geçeceğinden emin olalım.
MELEK ŞAHİN CİVELEKOĞLU
SAMSUN EĞİTİM-BİR-SEN
HANIM KOLLARI KOMİSYON BAŞKANI