İş Güvencemize Dokundurtmayız

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, iş güvencesi konusunda taviz verilmediğini ve iş güvencesine dokunulmasına karşı çıktıklarını ifade ederek, “Güvencemiz siyasetçilerin iki dudağı arasında olsun istemiyoruz. İş güvencesi kırmızı çizgimiz ve dokunulursa alanlara ineriz” dedi.

24 TV’de yayınlanan “Söz Bitmeden” programına katılan Gündoğdu, memurların iş güvencesi, cumhurbaşkanlığı seçimi, paralel medya ve gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi.

Ahmet Gündoğdu, iş güvencesi konusunda taviz verilmediğini ve iş güvencesine dokunulmasına karşı çıktıklarını vurgulayarak, “Güvencemiz siyasetçilerin iki dudağı arasında olsun istemiyoruz. İş güvencesi kırmızı çizgimiz ve dokunulursa alanlara ineriz” diye konuştu.

Türkiye’ye kurulan kumpasın 17 Aralık süreci ile deşifre olduğunu dile getiren Gündoğdu, “17 Aralık süreci, meselenin dershane olmadığını ortaya çıkardı. Paralel yapının asıl amacı Dışişleri Bakanlığı dinlemesi ile ortaya çıktı. Devletin sırlarını peşkeş çekerek terör devleti İsrail’in yapamayacağını yaptılar” şeklinde konuştu.

Üst Akıldan Emir Alıyorlar

“Zamanında Milli Eğitim Bakanına 120 bin öğretmen açığının olduğunu, bunun bölgeler arasında dengesizliğe sebebiyet verdiğini ilettim” diyen Gündoğdu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasıyla dershanelerin zaten kapanmakla karşı karşıya kalacağını ifade ettiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönem paralel medya bu sözlerimizi manşete taşıdı. Biz hiçbir şekilde yolsuzluğun savunuculuğunu yapmayız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen her kimse cezasını çekmelidir. Ancak yolsuzluk üzerinden ülkeye kumpas kurulmasına da fırsat vermeyiz.”

Türkiye’ye kurulan kumpasın 17 Aralık süreci ile deşifre olduğunu söyleyen Gündoğdu,  17 Aralık sürecinin, meselenin dershane olmadığını gösterdiğini belirterek, “Konu küresel operasyon, konu üst akıldan emir almaktır” ifadesini kullandı.

Kazanımlarımız Hedef Alınıyor

Memur-Sen’in iftiralarla paralel örgütün hedefi haline gelmesine tepki gösteren Ahmet Gündoğdu, sendikacılık hayatı boyunca hiçbir medya organının bu şekilde hedefi olmadığını, bazen muhabirlerin yanlış haber yaptığını ancak kısa süre sonra düzeltildiğini dile getirdi. Gündoğdu, paralel yapının bir dönem Memur-Sen’i yaptığı haberler ile överken, şimdi yalan haber yaptığını kaydederek, şunları söyledi:

“Geçen yıl 8 Ağustos’ta ‘Memura çifte bayram’ başlıkları atıyorlardı. Bu medya şimdi bir habere 8 yalan sığdıracak duruma düştü. Bir gazetenin yalan haberine tekzip yolluyoruz, ancak paralel medya o yalan habere takla attırıp kendi organlarında yayınlıyor. Bir de ‘enflasyon unutuldu mu?’ konusu var. Enflasyonu 2015 toplu sözleşmesine koyan benim. 2015 zammını 3+3+enflasyon diye imzaladık. 2014 toplu sözleşmesini ise taban aylık olarak imzaladık. Taban aylık bütün memurların işine gelen aylıktır. Yüzdelik zamda emekli ikramiyesi ve emekliye maaş artışı olmaz. 175 TL net taban aylık aldık. Bunun 12 ay maaşa yansıması 123 TL. Ama her memur 5 bin 250 TL emekli ikramiyesi kazandı bununla. Bunu paralel medya çok iyi biliyor.”

Söz konusu haberlerle bir değersizleştirme ve algı operasyonunun yapıldığına dikkat çeken Gündoğdu, “Biz hiçbir zaman enflasyonu unutmadık. Memur-Sen olarak piramidin tabanına bakıyoruz. 2 milyon 500 bin memurun, 2 milyon 350 binine kazanımlar elde ettik ve kazanımlar elde etmeye devam edeceğiz” dedi.

28 Şubat Davası Sahipsiz Değil

28 Şubat davasının geldiği noktayı da değerlendiren Gündoğdu, davanın sahipsiz olmadığını söyleyerek, şöyle konuştu:

“Tamirat boyutunda çok önemli gelişmeler var. 28 Şubat bir darbedir, şu anda davaya sendika olarak da müdahiliz. Hala eski bir rektör var, Kemal Gürüz, bir de apoletliler var. Biraz önce kastettiğiniz darbeyi destekleyen patronlar yok, payandalık yapan sendikalar yok, iş dünyası yok, siyasetçiler yok. Bunların dâhil edilerek davanın genişletilmesi lazım. Çünkü hayatı kararan insanlar var. YAŞ kararıyla ordudan atılan bir komutanı düşünün, boşanmış, çoluk çocuğuna hayat zehir olmuş. Bir başkası öğretmenlikten atılmış, hayatı kararmış, psikolojik tedavi görmüş, bugün öğretmenliğe dönecek hali kalmamış. Bir diğeri doktorluktan atılmış, Hacettepe Tıp Fakültesi’ni birincilikle kazanıp 28 Şubat kararları ile atılan kızlarımız var. Elbette bunun tamiratı yönünde çok önemli adımlar var ama en önemli adım, 28 Şubat darbesinin yargı kararıyla kesinleşip 12 Eylül darbesinde olduğu gibi sonuçlanmasıdır.”

Köşk Adaylarına 8 Soru

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini de değerlendiren Gündoğdu, “Bu süreçte iki güzel şey var. Dün siz millet bile değilsiniz denilen Kürtler bugün cumhurbaşkanlığına aday. İkincisi ise CHP’nin göstermiş olduğu adayı daha önce AK Parti gösterseydi laiklik elden gidiyor derlerdi. Bu noktaya gelmiş olmaları elbette önemli. Başbakan Erdoğan’ı terör devleti İsrail, paralel yapı, ABD, Avrupa sevmiyor. Burada başbakana neden kızgınlar sorusunu sormak lazım. Geçmişte Adnan Menderes, Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu ve Erbakan Hoca  neden hedef alındı ise Başbakan Erdoğan şimdi o nedenlerle hedefe konuldu. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın dil bilmediği söyleniyor. Ancak buradan şunu belirtmeliyiz, mesele birçok dil bilmek değil, zalimin karşısında mazlumun sesi, dili olmaktır” diye konuştu.

Gündoğdu, cumhurbaşkanı adaylarına birçok soru da yöneltti.

İşte o sorular:

- Çözüm süreciyle ilgili ne diyorsunuz? Çözüm süreci, terör belası hakkında  ne diyeceksiniz?

- Ekonomik istikrarın sürmesinde yol haritanız nedir? Yunanistan yanıyor, İngiltere yanıyor,     

   Almanya’da yangın başladı.

- Kıbrıs politikanız nedir?

- Avrupa Birliği vizyonunuz nedir? Yani Avrupa Birliği’nin çifte standardını, Müslüman ise hepsi terörist, Müslüman değilse hepsi mükemmel anlayışıyla ilgili nasıl bir politika belirleyeceksiniz?

- Vesayetle mücadelede içeride darbe ve darbe girişimleriyle ilgili ne diyorsunuz?  Ergenekon’a, Balyoz’a, ıslak imzaya, Yakamoz’a, 12 Eylül’e ne diyorsunuz?

- Dışarıda küresel vesayete ne diyorsunuz, küresel adaletsizliğe ne diyorsunuz? Batının çifte standardına ne diyorsunuz?

- Gezi ve 17 Aralık için ne düşünüyorsunuz?

- Suriye diktatörüne ve Mısır darbecisine nasıl bakıyorsunuz?

- Bugüne kadar bulunduğunuz makamlarda hangi duruşu sergilediniz?

- Seçilirlerse nasıl bir Türkiye ve nasıl bir dünya istiyorlar ve bunun için ne yapacaklar?