Eğitim Bir Sen Terme temsilcimiz Celal Kurt, Sağlık Sen temsilcisi Ali Rıza Devranlı, Diyanet Sen temsilcisi İrfan Albayrak, Bem Bir Sen, Büro Memur Sen temsilcisi Şükrü Çenge, Toç Bir Sen temsilcisi Yaşar Aslan, Enerji Bir Sen, Birlik Haber Sen, Bayındır Memur Sen, Ulaştırma Memur Sen, Kültür Memur Sen, Genç Memur Sen temsilcisi Hüseyin Uysal, Memur Sen Kadınlar Komisyonu ve Terme Din Görevlileri Derneği temsilcisi Adnan Atik; yaptıkları ortak basın açıklamasında;
“DNA larımız da Amazon kanı taşırız.” diyecek kadar Amazon aşkıyla yanıp tutuşanları, turizm sevdasıyla Amazon heykellerinin önünde saçmalıklar sergileyenleri, bu yanlış zihniyeti Terme Eğitim Bir Sen Olarak şiddetle kınıyoruz. Kendini "Amazon" hissedenlere saygımız var ama Terme'yi bu işin içine karıştırmasınlar. Atalarımızın kemiklerini sızlatmalarına izin vermeyeceğiz. Bu durum ilçemizi tehdit eden “TERMİK SANTRAL”den daha vahim bir durumdur. Bu söz ve afişler kültür istilasından başka bir şey değildir. Kullanılan afişler ve sarf edilen sözler bizleri korkuttu. Mesele sadece turizm ise bunlar nasıl bir cümlelerdir... Her şehrin bir ruhu vardır. Şunu İYİ bilsinler ki bu şehrin ruhu “Amazonluk” değildir hiçbir zamanda olmayacaktır.
Eğitim Bir Sen Terme temsilcimiz Celal Kurt; “Bir şehrin her anlamda ilerlemesi ve gelişmesi; kültürel, sosyal, yapısal ve ekonomik vücut bulmasıyla mümkündür. Bu bakımdan bir şehre ilticada; şehir yöneticilerinin, kanaat önderlerinin, filozofların, sanatkâr ve zanaatkârların, mimarların o şehre katkıları önemli etkenlerin başında gelir. Şehirler; geçmiş zamanların birikimini barındıran, kültür, asalet, ihtişam, zarafet ve nezaketi de taşıması sebebiyle sadece fiziksel bir mekân değil aynı zamanda yaşayan bir ruhtur da. Her şehrin bir geçmişi; tarihi olmalı, geleneği, yaşama biçimi olmalı, anıtsal yapıları, mabetleri, kültür ve sanat merkezleri, iyi bir havası olmalıdır. Bir köyü veya kasabayı medeniyetleştirip şehir yapanlar o yerin yöneticileridir. Kendi topraklarında doğup büyüyen çalışkan ve gayretli insanlar eğer kendi topraklarını seviyor ve bir şeylerin değişmesini ve gelişmesini arzuluyorlarsa şehrin gelişigüzel büyümesine bigâne kalamazlar. Nitekim şehirleri şehir yapan da; bir medeniyetin temellerini atanlar da bir gaye uğruna hareket eden gönül ve dava insanlarıdır. Sanatçı, yazar, şair, mütefekkirlerimiz ve devlet adamları kalbini kendi şehrine yaslamalı ve ruhunu onun ruhuyla meczedmelidirler. Şehirler ruhunu kaybetmemelidir. İslam medeniyetinin hadimi şehirler insanlara bütün yozlaşmalara rağmen etkilemeye devam eder. Şehirler bilim, kültür ve sanatın merkezi olmalıdırlar. Kendi ruhunu kaybetmekte olan şehirleri ifade etmeye dilimiz varmıyor. Günübirlik, göz boyamayı kendinden marifet bilen, yapbozdan başka bir marifeti olmayan yerel yöneticiler şehirlerin var olan değerlerini göz göre yok etmektedirler. Halk er ya da geç o pek cezasını verse de olan şehirlere oluyor. Yıllar heba olup gidiyor. Bunun da zararını topyekûn toplum çekiyor. Popülist yaklaşımlar şehirlerin ruhları için büyük bir sancıdır. Bu bakımdan yöneticiler, manevi sarsıntılar içinde bir sığınak olan; tarihi ve estetik değer olarak İslam medeniyetine yönelmelidirler. Şehirlerin gelişip büyümesinde hemşehricilik bir başka manasıyla şehir milliyetçiliği önemli bir faktördür. Ancak kuru kuruya bir şehrin kalkınması yeterli olmaz. Kalkınma her yönüyle olur. Kalkınmada en önemli saiklerden biri de medeniyeti içinde barındırmakla olur. Medeni olmak Medine olmaktan geçer. Her şehir bir medeniyet getirmelidir. Medeniyetin kendine mahsus şehirleri vardır. Önemli olan bu şehirlerde o ruhu yakalamaktır. Batı medeniyetinde Paris, Atina, Roma, Venedik, Moskova, Pekin, Prak, Newyork sayılabilir. İslam medeniyetinin şekillendiği şehirler vardır ve bu şehirler en önemli çekim merkezleridir. Mekke, Medine, Kudüs, Bağdat, Şam, İskenderiye, Semerkant, Buhara, Beyrut, İstanbul, Konya, Bursa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Kayseri… Sanatçı, yazar, şair, mütefekkirleriler, devlet adamları da şehirlere anlam katmışlardır. Adı şehirlerle anılmışlardır. Fuzuli, Nedim, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Orhan Veli, Sezai Karakoç, Atilla İlhan, Ahmet Arif… Batıda da Balzac, Victor Hugo, Dickens, Tolstoy, Dostayevski, Baudleara…"dedi.
Eğitim Bir Sen Terme temsilcisi Celal Kurt; bu elemi hazırlayanlara ve katılanlara buradan soruyoruz; “Amazon büyülü bir sözcük. Amazonların M.Ö 12.yy da Terme’de yaşadıkları ve Terme’nin Amazonların başkenti olduğu bilinmektedir. Biz Termeliyiz, Amazon kadınlarıyız. Ata bineriz. Cirit atarız. Belirlediğimiz hedefi yay kullanıp ok atarak tam 12 den vururuz... DNA larımız da Amazon kanı taşırız.” Bunlar nasıl sözlerdir? Nereye gidiyorsunuz ve ne yapılmak isteniyor. Mesele sadece turizm ise bu cümleler nasıl bir cümledir? Siz hiç Yunanların Osmanlıları övdüğünü duydunuz mu? Turizm gelirleri artsın diye? Ya da “Biz Türk’üz” diye bağırdıklarına şahit oldunuz mu? Biz, Eğitim-Bir-Sen Terme temsilciliği olarak “Turizme evet, kültürel yozlaşmaya hayır, Terme Türklerin Yurdudur “Amazonlar”ın değil.” diye haykırıyoruz, diyerek sözlerini tamamladı.