Şiir okumak çocukların, kısa biçimli dilin etkisini anlamalarına yardımcı olabilir. Şiirde kelimeler süzgeçten geçmiştir. Kendileri kısa anlamları uzundur. Bundandır ki ruh dünyamıza sağlam bir şekilde yapışıverirler. Ve dizeler ruha gıda verir. Belleğinde dizelere yer açan çocuklarımızın davranışlarında diğerlerinden farklı ambianslar görmeye başlarız. Onlar artık duygularını kontrol etmekte farklı bir seviyeye çıkmışlarıdır. Sınıfta ya da farklı ortamlarda kendilerine verilen konuşma fırsatlarını şiirsel bir etkileyicilik ve akıcılıkla değerlendirirler.
Etkili bir yazın türü olan şiire eğitim-öğretim programlarında yeterince yer verilmediğine şahidiz. “Oysa şiir her öğretmenin günlük öğretim repertuarında olması gereken yararlı alanlardan biridir” (Roe ve Ross, 2006: 40). Çocuklarımızın ruhlarında zaten var olan heyecanlar şiir sayesinde daha da görünür hale gelir. Ve şiirin doğasında bulunan “ritim” öğrenme yolculuğunda öğrencilerimiz için vazgeçilemez bir unsurdur. Öğrenmenin kalıcılığı ritim sayesinde sağlamlaştırılabilir. Dinimizin ilme verdiği önemi anlatma gayretindeki bir öğretmenin söze Yunus Emre’nin;
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.”
Dizeleriyle başlaması etkili öğrenme açısından iyi bir fırsattır.
Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre şiir, sözcüklerle güzel şekiller kurmak sanatıdır.
Şairin kelimeleri hedefini tam isabet vuran oklar gibidir. Haydi çocuklar bize şehadet makamını anlatınız sorumuza muhatap olan ve belleğinde büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un ;
“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.”
Dizlerini kazımışsa başka söze ihtiyaç duyar mı?
Necip Fazıl Kısakürek; Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir. Eşya ve hadiselerin, bütün mantık yasalarına rağmen en mahrem, en mahçup, en nazik ve en hassas nahiyesini tutarak ve nisbetlerini bularak, mutlak hakikati arama işidir, der. Biz eğitimcilerin öğrencilerimiz üzerindeki en temel görevimiz onların olumlu davranış değişimlerine sebebiyet vermektir. Bu da özünde hakikati arama yolu değil midir? Hayatımızı anlamlandıran hakikat gerçeklerini evlatlarımızın beynine nakşetmek için şiiri kullanmak bir eğitimci için kaçınılmazdır. Ve işte Üstad’tan hakikat;
“Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı;
Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar nabzımı.”
Eğitim ne şairsiz ne şiirsiz olabilir. Ve bir eğitim sendikası da. Peki Eğitim-Bir-Sen şiirin neresindedir?
“Her eylem yeniden diriltir beni
Nehirler düşlerim göl kenarında.
…..”
Dizilerinin müellifi Şair/eğitimci Mehmet Akif İnan takvimler 14 Şubat 1992’yi gösterdiğinde, eğitim sendikasının bir şair ruhu ile kurulması gereğini sufle eden sesi dinler ve eyleme geçer. Eğitim-Bir-Sen kurulur. Yedi güzel adamdan biridir kendisi. Etrafında Nuri Pakdil, Erden Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Alaeddin Özdenören gibi şiirin duayenleri vardı. Ve şiir gibi ortaya çıkan sendika şiir gibi kökleşmeye başlar. Ve şuan ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük sendikasıdır.
Bizler Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 No’lu Şube olarak kuruluş kodlarımıza uygun refleksleri göstermek zorundayız. Bundan dolayı da şairin sendikasını şiirsiz bırakmayacak paydaşlarımızla, evlatlarımızla beraber yakaladığımız her fırsat da şiiri çalışmalarımızın odak noktalarından biri olarak tutmaya gayret edeceğiz.
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ DE NEYMİŞ?
Şiir ve Eğitim
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ